69 entry daha
  • ''gazetelerin cemiyet-sosyete sayfalarını takip ederim, hangi zenginin karısının doğum günü ne zaman diye. sonra doğum gününde bir çiçek, hediye sepeti yollarım ''kızılay tophane şubesi'' vs. ertesi gün ararım doğum günü tebriği için, ''ayy! ben de sizi arayacaktım!'' derler, hiç şaşmaz! demiyorlar ki; bunlar benim doğum günümü nereden biliyor da hediye yolluyor?! önemli zannediyorlar kendilerini, herkes bunları takip ediyor sanıyorlar! ulan o sayfaları 3-5 tane sosyete meraklısı salaktan başka okuyan mı var?! bunlara etrafındakiler veriyor gazı, kendilerini bir şey zannediyorlar. burjuvazinin en büyük zaafıdır. ben de hemen bağış adı altında yapıyorum ameliyatı!''

    '' ''kuva-yı milliye mücahitleri ve gazileri dergisi'' adıyla arayıp makbuz kesiyorum, daha dergi-dernek onu bile ayırt edemiyorlar. ne desem veriyorlar parayı.''

    sözlük'ten tanıdığım gazeteci bir arkadaşım, yıllar evvel kendisiyle anaakım bir gazete için röportaj yapmıştı fakat sonra yayınlanmadı. her yere, herkese konuştu zaten rahmetli; o açıdan biraz da medyanın kurbanı oldu semra kaynana ve oğlu, tülin-caner vs. defalarca örneğini gördüğümüz şekilde. üstüne bir de çiller'i devirme operasyonu gelince hem medya, hem siyasiler kullanmış oldu kendisini. herkesi dolandıran adamı da dolandıranlar vardır yani bu düzende. kulağınıza küpe olsun.

    bu arada parsadan bazı isimleri arayarak ''ben fethullah gülen'im. falanca ülkede ışık evleri yaptırıyorum.'' diyerek de para topladığını hakkında yazılan kitapta anlatıyordu ama ne hikmetse kendisiyle ilgili o dönem çıkan haberlerde fethullah pozuyla milleti tokatladığı es geçilmiş.

    peki bu ''herkesi dolandırabilen adam'' kimi hiç dolandırmamış derseniz cevabı: mesut yılmaz'ın eşi berna yılmaz. zira parsadan'ın söylediğine göre berna hanım zaten aileden zenginmiş ve yaptığı hayır işlerini de başkaları gibi konumunun sağladığı imkanlardan değil kendi kişisel birikimleriyle finanse ediyormuş.

    günümüzde maalesef ülkemizin içinde bulunduğu korku ortamı ve yasalardaki boşluklar münasebeti ile artık ayağa düşen, daha türkçe konuşmayı beceremeyen kekoların bile kendisine polis süsü vererek milleti yok ''adınız fetö'ye karışmış!'', yok ''tamil kaplanları eylem yaptıkları yere sizin imzalı fotoğrafınızı bırakmış!'' tarzı zırvalıklarla korkutarak gariban milleti tokatladığı ''aloculuk'' dümeninin, seçtiği kurban profili nedeniyle en ''prestijli'' icracısı parsadan olsa da; bu tezgah ülkemizde 1930'lardan beri kayıtlara geçmiş bir dolandırıcık yöntemi bu arada. zira mahmut sami namlı bir ''meslek erbabı'' kendisini ''cumhuriyet halk fırkası parti müfettişi hakkı şinasi bey'' olarak tanıtıp dönemin yüksek kademe memurlarını ve banka müdürlerini arayarak ''hilal-i ahmer''* adına tertip edilen hayali balolara bilet almaya zorlamış, telefon ettiği adapazarı türk ticaret bankası şube müdürünün, gerçek parti müfettişini tanıması nedeniyle yakayı ele vermiştir.

    aloculuk konusunda mahmut sami'den sonra kayıtlara geçen isimse selçuk parsadan'ın polislikten atılan babası sabahattin parsadan'dır. menderes'le özellikle çapkınlık konusunda yaptığı yardımlar sayesinde yakınlaşan(tuncay özkan'a verdiği bir röportajda selçuk parsadan böyle iddia ettiği için bir doğruluk şerhi koymakta fayda var. *) sabahattin parsadan, bu yakınlıktan güç alarak 6-7 eylül olayları ve milli korunma kanunu ortamında kendisini müfettiş olarak tanıtıp gayrimüslimleri dolandırmaya başlamıştı. tahtakale'deki fincancılar yokuşu'nda manifaturacı dükkanı olan aram komparasyan adlı bir ermeni'yi vergi cezası kesmemek için rüşvet isteyen müfettiş rolüyle dolandırmış, daha sonra gerçek müfettişlerin dükkanı denetlemeye gelmesi nedeniyle yakayı ele vermişti. 27 mayıs'tan sonra menderes'in idamıyla birlikte sabahattin bey de yöntem değiştirmiş, türk basın ajansı'nı kurup nüfuz sahibi kişileri arayarak sahte dergi abonelikleri, sahte balo ve jübile davetiyeleri satmaya başlamıştı. ajans'la birlikte bu aloculuk mirasını da oğluna bıraktı, sonrasını biliyorsunuz.

    selçuk parsadan; bu ülkede hasbelkader makam mevki sahibi olmuş, zeki ve donanımlı zannettiğimiz insanların aslında zeka bakımından ne kadar sorgulanabilir(kimseye hakaret etmeden en fazla bu şekilde söyleyebiliyorum.) olduğunu gösterdiği için bile teşekkürü hak ediyor.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap